7 Nisan 2014 Pazartesi

Sözde Şike Davası'nda *Adil Yargılanma Hakkı* nasıl ihlal edildi?

Biz Fenerbahçeliler 3 yıldır ne söylüyoruz? Su ıslak, şike yalan. Bu siyasi bir operasyon ve menfaatdarları ile kurulan koalisyonun ortak ürünü.

Yargıtay kararının infazı bekleniyor şu günlerde. Anayasa Mahkemesi'nde başvurularımız bekliyor aynı tarihlerde. 3 yıldır haykırıyoruz. Hukuğu siyaset ve menfaatleriniz uğruna iğfal ettiniz. Yargının tüm aşamalarında göz göre göre, göstere göstere *şike* yaptınız. Çamurunuzun delili yok ama yaptığınız hukuksuzlukların tamamı ispatlı. Adalet yürüyüşümüz -gerekirse- sonsuza dek sürecek ve adil yargılanma hakkımızı alacağız.

Uzun uzun yazmayacağım. Edebiyat yapmayacağım. İşin esasına, yani tarla ve işçi kelimelerinden yola çıkılarak şikeye kanaat getirirken; demir profil, balık ve dua gibi sözcüklerin şüpheli dahi bulunmamasına girmeyeceğim. Çünkü bu davanın esası bildiğin balçık. Bu davanın esası; rüşvet yiyen memurun, yemeyen memuru *düzeni* tehdit ettiği gerekçesiyle rüşvet yemekle suçladığı ucuz bir senaryo.

Bu yüzden ben, 3 Temmuz ve sonrasında paspas olan anayasa maddelerini ve dava boyunca yapılan *yüzlerce* adil yargılama ihlalinden 10 çarpıcı örneği sıralayacağım sadece.



Sözde Şike Davası'nda Özel Yetkili Mahkeme (ÖYM) mağdurlarının Anayasa Mahkemesi'nden korunmasını talep ettiği Anayasa maddeleri:


9. Madde: Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.


36. Madde - Hak arama hürriyeti: Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile ADİL yargılanma hakkına sahiptir.

38. Madde C. Bendi Suç ve Cezalara İlişkin Esaslar: Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez.

40. Madde XV. Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması: Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir.

Özetle ne diyor Türkiye Cumhuriyeti Anayasası? Mahkemeler bağımsız, yargılama adil, deliller usule uygun olacak. Değilse, yani bu haklar ihlal edilmişse, vatandaş yeniden *adil* yargılanma başvuru hakkına sahiptir. Bugün Anayasa Mahkemesi'nden beklentimiz de budur.



Sözde Şike davasında adil yargılamanın ihlal edildiğine delil 10 örnek:

1- Aziz Yıldırım illegal yollarla, hukuğa aykırı bir şekilde dinlenmiş, bu dinlemeler Yargıtay dahil tüm birimlerde Anayasa Mahkemesi kararına rağmen delil olarak kabul edilmiştir. Sadece bu konu bile davanın bütünüyle hukuksuz olduğunun ispatıdır. Olay şu şekilde cereyan etmiştir: Aziz Yıldırım 7-8-10-13 Şubat 2011 tarihli Mahmut Özgener konuşmaları sebebiyle dinlemeye alınmıştır. Ancak dinleme kararı 17 Şubat 2011'dir. Dinleme kararı alındığında tapeler yazılmamıştır. Tapelerin yazılma tarihi 13 Nisan 2011'dir. Yani dosya hakim önüne gittiğinde henüz tape yoktur. Peki dinleme talebi ne ile gitmiştir hakim önüne? 16 Şubat 2011 tarihli polis raporu ile. 17 Aralık operasyonu sonrası Emniyet Müdürlüğü içerisinde paralel yapıya hizmet ettiği gerekçesiyle sürülen Polis Şefi Nazmi Ardıç'ın imzasıyla.
Aziz Yıldırım, Mahmut Özgener ve Oğuz Sarvan ile birlikte örgüt iddiası ile dinlemeye alınmıştır ancak Yıldırım dışındaki 2 isim davadan sıyrılmışlardır. Amaç çok ama çok açıktır.

2- Bir usulsüz ve hukuğa dayandırılmayan dinleme kararı örneği daha, CMK 135’e açıkça aykırılık. İddianame Sayfa 21, Mecnun Odyakmaz dinleme kararı gerekçesi. % 100 hukuğa aykırı ve niyet okumacılığı. Bir kişinin ileride suç işleyebileceği öngörüsü altında tedbir uygulanmıştır. [Kaynak 1: http://i.imgur.com/n0OETd0.jpg Kaynak 2: http://www.turkhukuksitesi.com/mevzuat.php?mid=5720]

3- Soruşturmada dinleme kararlarını, gözaltı ve tutuklama kararlarını ve en son mahkeme kararını veren kişilerden biri aynı hakimdir. Bu durum CMK 23. maddeye açıkça muhalefet etmektedir. [Kaynak: http://www.turkhukuksitesi.com/mevzuat.php?mid=5361]

4- Soruşturmada ilk iş olarak olağandışı delil elde edilme yöntemlerine başvurulmuştur. Dosya incelendiğinde, CMK 135 ve CMK 140 uyarınca başvurulan olağandışı tedbirlere, yasal koşulları oluşmadığı halde başvurulduğu izlenimi verilmiştir. 01.12.2010 günlü emirle başlatılan soruşturmada, hiçbir olağan delil toplama yöntemine başvurulmadan, doğrudan olağanüstü yollara başvurulduğu görünmektedir. [Kaynak: http://www.turkhukuksitesi.com/mevzuat.php?mid=5725]

5- Adil yargılanma ilkesi gereği, bir şüpheli mahkeme tutuklama kararı vermeden suçluymuş gibi gösterilemez. Kaldı ki, tutuklama kararı bile suçluluğun ispatı değildir. Ayrıca kolluk kuvvetleri yapmış oldukları soruşturmayla ilgili olarak yargılamayı etkileyecek fikir ve beyanlarda bulunamazlar. Ancak, polis bu dosyada görev aşımı yapmış ve kişilerin hürriyetinin kısıtlanması noktasında önceden fikir ve görüş beyan etmişlerdir. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün "19 Maçta şike tespit ettik" açıklaması ve Aziz Yıldırım'ın adresinin Metris olarak gösterilmesi bunun en çarpıcı iki örneğidir.

6- Yargıtay Başsavcılığı; bazı sanıklar hakkında mütalaası aksine tebliğname yayınlamasına ve kararda buna dayanak göstermesine rağmen, bu tebliğnameyi sanık ve vekilleri ile paylaşmamıştır. Bu durum CMK 297/3’e göre adil yargılamanın ihlalidir. Bu ihlal karşısında Yargıtay 5. ceza dairesi bu usülü eksikliği giderilmesini talep etmesi gerekirdi. Tek başına bu bile yeniden yargılanma hakkının verilmesini gerektirecek bir adil yargılanma ihlalidir. [Kaynak 1: http://i.imgur.com/KRn4Xlk.jpg Kaynak 2: http://www.turkhukuksitesi.com/mevzuat.php?mid=6153]

7- Soruşturmanın; maksatlı birleştirildiği sonradan anlaşılan, menajerlik sınavı sorularının çalınmasına dair Mahmut Özgener ve Şenes Erzik’e ait 2703 nolu telefon dinleme kaydındaki görüşmelerine istinaden mahkeme huzurunda ifadelerine başvurulması gerekirken bu gerçekleşmemiştir. Numarası verilen tapede, Mahmut Özgener Şenes Erzik'e soruları sızdıran kişiyi bulduklarını söylemiştir. Ancak böylesine kaydedeğer bir bilgi ve kişi, ilgili suçun sanıklarının ve müdafiilerinin de bulunduğu mahkemeden adeta kaçırılmışlardır. [Kaynak: http://i.imgur.com/W5r8qVh.jpg]

8- Lütfi Arıboğan ve Levent Kızıl’ın futbol temsilcisi sınavı ile ilgili olarak yaptıkları görüşmenin 2488 nolu telefon dinleme kaydına istinaden duruşma sırasında değil, kişiye özel duruşma açılarak, adeta sanık ve müdafiilerinden kaçırılarak tanıklık bilgisine başvurulmuştur. Oysa ki yargılanan kişilerin ve müdafilerinin Lütfi Arıboğan'a, yargılamaya konu olan olaylar hakkında bilgisinin olduğu gerekçesiyle soracağı sorular karşısında, Lütfi Arıboğan'ın vereceği cevapların lehe veya aleyhe bir durum çıkarması sözkonusu olacaktır. [Kaynak: http://i.imgur.com/KCzSzcO.jpg] 

9- Adli makamların önüne gelen bir olayda; ilk olarak soruşturma sırasında herhangi bir kişinin sanık olup olmayacağı, bilgisine başvurulup başvurulmayacağı belli olmalıdır. Ancak bu gereklilik Sözde Şike Davası dosyasında siyasi ve menfaat düzeni içinde yer bulmuştur. Örneğin; bu soruşturma dosyası ile ilgili olarak 18.11.2011 tarihine kadar hakkında herhangi bir işlem yapılmayan İBB Spor Kulübü Başkanı Göksel Gümüşdağ; bu tarihten sonra, -hangi olay meydana gelmiştir ki- telefon görüşmeleri tape haline getirilmiştir. [Buradaki iddia şu: Operasyonun müttefikleri 6222 nolu yasanın tadili konusunda fikir ayrılığına düşüyorlar. "Böyle konuşmamıştık" diyen taraf akrabasını iddianameye sokarak müttefiğini tehdit ediyor. Aradan 2 yıl geçtikten sonra iki taraf da yollarının 6222 nolu yasanın tadili meselesinde ayrıldığını itiraf ediyor.]

10- Hukuka aykırı delillerin yargılamada kullanılması sonucu, Anayasa madde 13, 22, 36 ve 38/6 ile Avrupa İnsan Hakları Sözeşmesi madde 6 ve 8 hükümlerinin ihlal edilmesi söz konusudur.


Özetle, Yargı 5 adımda manipüle edilmiştir:


  1. Operasyon Şikesi: Dosyanın Giresun'dan İstanbul'a alınması.
  2. Soruşturma Şikesi: Aziz Yıldırım ve daha birçok mağdurun illegal bir şekilde dinlemeye alınması.
  3. Kovuşturma Şikesi: 6222 nolu yasanın beklenmesi, yasa olmadığı halde şike iddiası ile dinlenmesi.
  4. Yargılama Şikesi: Delillerin toplanmaması. Şahitlerin gizli dinlenmesi. Savunma şahitlerinin hiç dinlenmemesi.
  5. Hukuk Şikesi: Yargıtay aşaması. Anayasa Mahkemesi kararına rağmen hukuka aykırı ve tek başına dinlemelerin delil kabul edilmesi. 92 sanıklı dosyanın 26 iş günü içerisinde, adeta alelacele karara bağlanması. Yargıtay kararının, ÖYM gerekçeli kararın bir kopyası olması.

Tüm bu yukarıda yazılanlar, 3 yıllık süreçte defalarca anlatılan mağduriyetlerin özetinin özeti. Örnekler yüzlercesinin arasından seçilen 10 tanesi.


3 Temmuz 2011’den bu yana tüm sanık ve/veya hükümlülerin defaatle beyan ve itiraz ettiği hukuksuz yargılamalar; 17 Aralık 2013 sonrası neredeyse tüm devlet erkanı tarafından da dile getirilmiş ve Anayasa’nın 9, 36, 38 ile 40. maddelerine muhalefet tartışmasız bir şekilde gözler önüne serilmiştir.

21 Şubat 2014’de Sözde Şike Davası’nın da görüldüğü Özel Yetkili Mahkemelerin, verdiği kararlarda hukuk dışına çıktığı gerekçesiyle resmen ve fiilen kapatılması TBMM’de kabul edilmiştir ve yeni düzenlemeler meydana gelmiştir. Yeni düzenleme ile telefon dinlemelerinin tek başına delil olamayacağı bir kez daha net bir şekilde belirtilmiş ve hatta bu esasa dayanarak 17 Aralık Operasyonu sanıkları tahliye edilmiştir.

Ayrıca; Sözde Şike Davası'nın kare ası Polis Şefi Nazmi Ardıç, Savcı Mehmet Berk, Savcı Zekeriya Öz ve Hakim Mehmet Ekinci ÖYM'ler vasıtasıyla yürüttükleri hukuksuz faaliyetler sebebiyle tenzili rütbe ile farklı yerlerde görevlendirilmişlerdir.

Öyle bir senaryo düşünün ki; Türk Bağımsız Yargısı'na sızmış bir Truva atı, içindeki *askerleriyle* bir kararlar silsilesine/sonuçlarına sebep oluyor ve ardından ifşa ve tasfiye olan bu organizma ile bileşenlerinin aldıkları kararlar mağduriyet yaratmaya devam ediyor.

Bunu ne Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, ne evrensel hukuk ne de kamuoyu vicdanı kabul eder.

Bağımsız Türk Yargısı, üzerindeki bu kara lekeyi temizlemeli ve 3 Temmuz tiyatrosuna son vermelidir. Sahne artık adil yargılamanın yapılacağı bağımsız Türk mahkemelerinin olmalıdır.

3 yorum:

  1. Adalet bir gün herkese lazım olur demiştik.. Oldu da.. 17 Aralık..

    YanıtlaSil
  2. 17 aralıkta ne oldu.Kılıfına uydurup uydurup,serbest kaldılar.Madem 17 aralık bir darbe operasyonu aynı ekip fenerimize de kara çalma operasyonu yaptı.Bunu neden temizlemiyorsun eyyyy tayyip...

    YanıtlaSil
  3. Televizyon sahibi fenerli var mi? Televizzyonda yorum yapan fenerli var mi ? Bu davaya sahip cikip(ali koc haric) dillendirecek is adami var mi?
    Evet hepsi var.
    Onlar sustukca biz bagiriyoruz meydanlarda.
    Bu gurur bize yeter elbet ama bu utanc icimizdeki irlandalilara yeter mi orasini bilmem

    YanıtlaSil